BAHAR
Mikail’in nefesindeyim şimdilerde.
Bad-ı saba üflüyor seher illeri.
Her yerde lahuti bir rüzgar.
Güneşin Kerbela’ya düştüğü yerdeyim.
Vakit Muharrem lakin, sahib-i kıran; su serpti yollara.
Kalbin zümrüt bahçelerinden.
Bir fevk-i ala zevk, bir huşu ki sorma.
Fevç-fevç muhabbet, buram-buram aşk.
Zeytin dalından gagası, incir sütünden nefesi.
Hüznün dudağından geliyor baharın neşvesi.
Kar, kış, boran çok gerilerde kaldı artık.
Kalplerden kalplere, ferah-feza bir saba var şimdi.
Tutku dolu bir sevda, aşk ile sonsuz bir nida.
Bu bahar başka bahar, vücuda gelen gül mevsimi.
Bilinmez belki yarın, belki yarından da yakin.
Tüm emareler göründü müjdeler olsun geliyor gelmekte olan.
Dilim varmıyor bugünden bir şeyler demeye.
Gayba aşina değilim ne bir falcı, ne de bir müneccim.
Yalnız vücut ikliminin duasıdır bu.
Sayıklıyor, saklıyor, bastırıyor mabedim.
Heyecanım gitmesin, nazarım değmesin, umudum kırılmasın.
Kırık bir lehçem, bir de paramparça yüreğim.
Kör gözümle, bir de garip gönlüm.
Vakit turfanda, Şehbal açıyor şimdi her tarafta.
Çünkü bu Mikail’in türküsü.
Sevinçten uykularım kaçıyor afakına bakınca.
RC GNCTRK