Zar zar ağlıyordu ama, gözleri değildi â’mâ.
Kalbi ahu zâr.
Aşk bahçesinde Lalezâr, gül bahçesinde Gülizâr.
Yerinde durmuyordu, inliyordu rüzgar da tülbent misal.
Soğanın zarından gönlün Nazır’ına kadar.
Kim dokuduysa artık, kim dokunduysa.
Dokundurmuyordu yüreğine, tutmuyordu intizar.
Koyunun gümüşi postundan, kelebeğin ibrişim gömleğine kadar.
Yalancı kibrin yılancı ufku, acının zemherisinde yanar.
Geceler kazibi, seher Sadık’ı bekler
Her kötülük, iyiliğin habercisi.
Her zar mutluluğun eşiği.
Düşme sakın ye’se ayağını zabit, yüreğini kadem eyle.
Yeter ki bir elinde Bâdü saba, diğer elinde Ahd’ü Peyman olsun.
Kalbin zümrüt tepelerinden bakıyor, göz yaş mendilcisi
Müjde diyor, müjdesini istiyor.
Göründü diyor tüm haşmetiyle.
“Yuhricuhum minez zulmeti ilân nûr”, sahili.
RC GNCTRK