METİN ÖZDEMİR
Nikolay Vasilyeviç Gogol’un Yaşam Öyküsü (31 Mart, 1809 – 4 Mart, 1852) Gerçekçi Rus roman ve oyun yazarı.
“Dünyada bir sürü saçmalık oluyor. Bazen insana hiçbir şey gerçek değilmiş gibi geliyor…”
Bir gün berber İvan Yakovleviç’in karısı ile birlikte yemek yerken ekmeğin arasından bir burun çıkmasıyla hikaye başlıyor. Yanlış duymadınız gerçekten ekmeğin arasından burun çıkıyor. Bunun için berber karısı ile kavga ediyor. Karısının “Burnu çaldın mı? Yanlışlıkla sarhoşken mi kestin?” derken berber, burundan kurtulmaya karar veriyor.
Yasal sorunlarla uğraşmak istemeyen berber burnu Neva Nehri’ne atmak istediği sırada bir polis memuruna yakalanıyor ve sonrasında bir şekilde kurtuluyor.
Baş karakter Kovalyov bir sabah uyanıp aynaya baktığında burnunun yerinde hiçbir şey olmadığını, onun yerine dümdüz bir yüzey olduğunu görür. Dehşete kapılan ve kafası karışan Kovalyov, mendille yüzünü kapatarak polis ofisine gider. Olanı biteni anlatır.
Yolda giderken burnunu, kendisinden daha yüksek rütbeli biri gibi giyinmiş bir halde görür. Burnuna, geri dönmesini istediğini söyler. Ancak burun kendisinin bir karakter olduğunu, geri dönmesi gibi bir durumun olamayacağını söyler. Kovalyov o sırada gördüğü güzel bir kız yüzünden dikkati dağılır ve burnunu tekrar kaybeder. “Burnum kayıp.” deyip gazeteye ilan vermek isterken gazetede çalışan kişi gazetenin saygınlığını öne sürerek bu ilanı kabul edemeyeceğini söyler.
Bir burnun bile sahtekarlık yaparsa hemen makam, mevki olarak yükselebileceğini okurlara anlatmak istiyor aslında. Kendi burnu bile ondan daha hızlı yükseliyor.
Kovalyov neden başına böyle bir şey gelmiş olabileceğini düşündüğünde aklına daha önce kötü davranıp evlenmekten kaçındığı bir kızın annesi gelir ve ona mektup yazarak laneti kaldırması gerektiğini söyler. Mektubu alan kadın hiçbir şey anlamayıp kızıyla evlenmesini istediğini tekrar edince Podtochina’nın -kızın annesinin- suçsuz olduğunu anlar.
En sonunda burun hiç beklenmedik şekilde bulununca doktora burnunu yerine yerleştirmesini söyleyen Kovalyov’un bu isteğini maalesef doktor kabul etmez ve bunu yapamayacağını söyler.
Çaresiz burunsuz olarak hayata devam edeceğini düşünürken burun bir gün gelip kendi kendine yerine yerleşir.
Absürtlük bu kadar. Ama gerçekte anlatılmak istenen çok daha fazla.
Kitapta burun niteliksiz insanların liyakatli kişileri geçebileceğini gösteriyor. Bu şekilde burun üzerinden 19.yüzyıl Rus bürokrasisini eleştiriyor.
Burun bir simge aslında. Torpili, makamı, liyakatsiz insanları temsil eden bir simge.
Topluma yönelik herhangi bir eleştiri, sansür ve olası tutuklamaları da beraberinde getireceği için, Gogol Rus toplumunu hiciv sanatını ustalıkla kullanarak burun üzerinden eleştiriyor. Hem de çok saçma gözüken ekmek arasından çıkan bir burun üzerinden.
Kitap “Bir gün St. Petersburg’da olağandışı garip bir olay yaşandı.” diye başlıyor. Bu olağandışı garip olaylar sizce dünyanın çoğu yerinde yaşanmıyor mu? Belki de kaleme alınmadı, sosyal medyada yayınlanmadı veya televizyon kanallarında gösterilmedi diye bu absürt hikayeler hayatımızda yok mu sanıyoruz? Fazlasıyla var.
“Hem saçma sapan şeyler nerede olmuyor ki? Ancak yine de bütün bunlara kafa patlatınca, haklı olarak, içinde bir şeyler buluyorsun. Kim ne derse desin, dünyada buna benzer olaylar oluyor; az ama yine de oluyor.”
Az mı oluyor? Çok mu siz karar verin değerli okurlar!
İyi okumalar dilerim!