Birbirimizi görmeden yaşlanıyoruz..
Buruk bir mutluluk, muvakkat bir elem, acı bir sabır yılları yaşadığımız aslında..
Dünyanın dört bir yanında dostlarım var, en kuzeyden en güneye,
en doğudan en batıya kadar.
Hz.Yusuf mektebinde dostlarım var. Gaybubet yapan, öz yurdunda Sefiller romanında olduğu gibi, bir şaki gibi takip edilenler var.
Hicret ellerinde gittiği beldeleri vatan edinmeye, hayata tutunmaya çalışan can dostlarım var.
Bazen yıldız gibidir dostlar, göremezsiniz ama orada olduklarını bilirsiniz.
Gerçek dostluklar birazda aydınlık gidince yanan mum gibidirler,kendilerini o zaman farkedersiniz.
Duygudaş olmak asıldır, yoldaşlık, arkadaşlık bahane aslında…
Şems ne güzel söyler; dostluk gül olmaktır; yaprağı ile dikeni ile de.
Dostlar arıyoruz, can dostlar.. bizi ayakta tutacak, ümit aşılayacak, direncimizi artıracak dostlar.
Dost vefa demek aslında, zor günümüzde yanımızda olacak,elimizden tutacak dostlar. Bizi hayattan koparacak, sözleri ile bizi yaralayacak olan değil. Ama dost acı söylecek yer yer, yoldan çıkarsak bizi uyaracak hakiki dostlar.
Sen sustuğunda seni duyan dostların varsa şanslısın.
Gıybet kitabı yazılsa dost görünümlü cefa verenlerin de sayısı az değildir ama bir faydası yok. Hele vefa zamanı arkadan hançerleyenler, dost görünüp düşmanın yapmadığını sinsice yapanlar!
Ne güzel söyler şair;
Bilsem ki bu benim cânım hiç yol aldı mı dost!Almayıp yâd ellerde âvâre kaldı mı dost!
Dağınık bitkin hâlim; derbeder, bîmecâlim;Yakup gibi melâlim hep sürüp gitsin mi dost!
Dağa dayandı yollar; kesti önümü çöller,Elimde solgun güller; pörsüyüp solsun mu dost!
Vurdu yokuşa düzler; her hâlimde pürüzler,Sönüp gitti gündüzler; böylece kalsın mı dost!
Bir küçücük inayet; lutfeyle az siyanet,Etmezsen eğer himmet, böyle ağlasın mı dost!
Hüsn-ü zan emrin senin, zannı o ki afvola;Afvolmazsa ya n’ola, böylece yansın mı dost!
Ben dostları yönüyle talihli bir insanım. Dostsuz olmaya mahkum olanlar ya da hiç dost edinemeyenler ne talihsiz.
ERTUĞRUL