• HAKKIMIZDA
  • Dergilerimiz
  • Serbest Kürsü
  • Kitap
  • Resim
  • Anasayfa
  • Yazarlarımız
Seb-i Yelda
  • HAKKIMIZDA
  • Dergilerimiz
  • Serbest Kürsü
  • Kitap
  • Resim
  • Anasayfa
  • Yazarlarımız
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • HAKKIMIZDA
  • Dergilerimiz
  • Serbest Kürsü
  • Kitap
  • Resim
  • Anasayfa
  • Yazarlarımız
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Seb-i Yelda
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
YOLCULUK– HEYBE

YOLCULUK– HEYBE

Ocak 19, 2025
içinde MEHMET KARADAYI
Reading Time: 4 dakika okundu
0

Mehmet Karadayı

Yazmak bir yolculuktur. Uzun veya kısa sürebilir. Rahat veya zahmetli olabilir. Bazen yaya olarak gitmek gerekir bazen bir araca binerek. Ama daima ilerlemek gerekir. Zaman zaman verilen molalara teslim olmadan, yorgunluklara takılıp kalmadan, engelleri bir bir aşarak yola devam etmek lazımdır. 

Yazı yolculuğu hayat yolculuğu ile başa baş gider. Hayat yolculuğunun başlangıcı elimizde değildir ama yazı yolculuğuna başlamak elimizdedir. Bazıları için doğar doğmaz diyebileceğimiz bir zaman diliminde başlar bu yolculuk bazıları için ise farklı yaşlar sözkonusu olsa bile genellikle kırkından sonra. Bazıları için hiç başlamaz. Çünkü birincisi için ilahi irade ile yaratılma sözkonusu iken ikincisi için bir irade ortaya koymak gerekir. Bir irade yazıdan uzak durmak mümkün olduğu gibi bir irade ile yazıya başlamak ve hangi yaşta, hangi şartta olursa olsun yolculuğu devam ettirmek mümkündür. 

Bu yolculukta yanımızdan taşıdığımız doğal bir heybemiz vardır. Buna hafıza diyoruz. Gördüğümüz, duyduğumuz, okuduğumuz, yaşadığımız, düşündüğümüz, hayal ettiğimiz her şey hafızamıza kaydolur. Heybeye benzetmem bundandır. Yaşadıklarımızı hiçbir ayrıma tabi tutmadan bu heybeye doldururuz. Sonra oraya müracaat ettiğimizde hafızalarımızın içinden çıkar gelir hatıralar. İşte yazıya başlamanın en kolay yolu bu hatıraları yazıya geçirmektir. 

Senaryo yazma dersi aldığımız hocamız bizi hafıza konusunda uyarmıştı. “Aklına ilk gelen fikir senin değildir.”  Çünkü insanın heybeye doldurduklarının bir karışımıdır akla ilk gelen. Bazen başkalarının hatıralarını kendi hatırası gibi görebilir insan. Bazen bir kitaptan okuduklarını farkına varmadan sahiplenebilir. Bazen hayalleri hakikat zannedebilir. Bazen de hakikatleri hayal zannedebilir. Eğer neyi nereye koyduğunu bilmezse, sahip olduklarını hangi pakete sarıp rafa yerleştirdiğinin farkında değilse bir karışıklık olması normaldir. Bu yüzden yazı yolculuğuna çıkacak kişinin iyi bir arşivci olması gerekir. Bu sadece hafızaya güvenerek olmaz. Mutlaka “sağ elden yardım almak” gerekir. Yani not tutmak mecburidir. 

Eskiden not tutmak için ya kişinin elinin altında not kağıtları olurdu ya da bir defter veya ajanda taşınırdı. Tabii yazın gömleklerin sol cebinde, kışın ise ceketlerin iç cebinde bir kalem taşınırdı. Kendince ilginç bir şey duyan, okuyan, gören kişi hemen defterini çıkarır ve not ederdi. Ben böyle onlarca defter dolduran kişiler bilirim. Bu defterlere not alınanların bir tasnife ihtiyacı olurdu. Konular belli başlıklar altında toplanırdı. Bu yeniden yazmayı gerektirirdi. Bazen bir gazete sayfasından kesilen kupürün yeniden yazıya geçirilmesi icap ederdi. Bu da yeni defterler ve harcanan zaman demekti. Arşivcilik bir mecburiyetti. Çünk heybeye doldurulan her şey olduğu gibi alınırsa kırk yamalı bohça gibi olurdu. Kaç kişi hatırlıyor bilmiyorum ama eskiden kırk parça bezden (kesretten kinayedir) pike, yorgan, seccade dikilirdi. Ama orada bile bir düzen vardı. Renkler arasında uyum sağlanır, birbirine en yakın dokuma özelliklerine sahip kumaşlar bir araya getirilir, hepsi birbirine tutturulduktan sonra dikiş yerleri ve etrafı nakışlarla güzelleştirilirdi. Yazılar doğrudan hafızalardan kağıda aktarılırsa ya da not alınanlar hiçbir elemeye, tasnife, düzeltmeye tabi tutulmadan basılırsa  kırk yamalı düzensiz bir bohça görünümünden farklı olmayacaktır. O yazıda düzen, estetik aranamayacağı gibi gerçek manada bir istifadeden de bahsedilemez. 

Şimdilerde meşhur ve maruf bir hanımefendiyi 2009 yılında Kolombiya’da, evimizde misafir etmiştik. Tarihi ve turistik yerleri gezerken anlattıklarımızı elindeki harita metot tabir edilen A4 boyutunda bir deftere sürekli not ediyordu. Çantasında tükenmez kalemler vardı. Kalem bitince hemen yenisini alıyor not etmeye devam ediyordu. Hatta yazmaktan gezdiğimiz yerleri görmüyordu bile. Ziyaretin sonuna doğru izin istiyor ve birkaç fotoğraf çekiyordu. Ben “Hocam güzellikleri kaçırıyorsunuz.” dediğimde “Hayır.” dedi. “Ben onları sabitliyorum. Hafızam unutabilir ama bu defterler asla unutmaz. Çektiğim fotoğraflar da bana o anı ve o yeri yeniden hatasız hatırlatacaktır.”  Arşivlemeye çok güzel bir örnek olmuştu hocamın bu sözleri. 

Teknolojinin gelişmesi bizi defter ve kalem taşıma zahmetinden kurtardı. Akıllı tabir edilen teknolojik aletlerin hemen hepsinde yazma ve ses kaydetme imkanı var. Hatta hepsinde kamera da mevcut. Bu teknolojik aletleri hem gördüklerimizi hem düşündüklerimizi arşivlemek için kullanabiliriz. Bir yazıya ulaşmak veya araştırma yapmak bu aletler sayesinde çok kolay. Üstelik kütüphane kütüphane dolaşmaya gerek olmadığından zaman tasarrufu da sağlıyorlar. Kaydettiğimiz her şeyi konu ve bağlamına göre bir düzene göre sıralamak ve istediğimiz anda ona ulaşmak mümkün. Üstelik yazı yazma imkanımızın olmadığı durumlarda sesleri yazıya çeviren bazı uygulamalar da mevcut. 

Yazma yolculuğu devam ediyor. Zaman değişse asır başkalaşsa da yazı yazmak için her zaman bir imkan vardır. Sadece bu konuda bir irade ortaya koymak gerekir. Gelin heybemizde ne varsa bir arşivci gibi onları düzenleyelim ve yazıya dökelim. Yarına dünün ve bugünün şahitleri olarak kalıcı izler bırakalım. 

Etiketler: #POLONYASEBIYELDA#SEBIYELDAPOLONYAsebiyelda
SendShareTweet
Önceki Yazı

TARİHLER VE SAATLER TARAFIMIZDA BU DEFA

Sonraki Yazı

BEKLEMEK

admin

admin

Benzer Yazılar

EDİTÖRDEN
MEHMET KARADAYI

EDİTÖRDEN

Kasım 10, 2024
BEYAZ KUĞUNUN HOŞAMEDİSİ
MEHMET KARADAYI

BEYAZ KUĞUNUN HOŞAMEDİSİ

Temmuz 30, 2024
Editörden
MEHMET KARADAYI

Editörden

Temmuz 28, 2024
AHMAK
MEHMET KARADAYI

AHMAK

Haziran 2, 2024
Sonraki Yazı
BEKLEMEK

BEKLEMEK

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Koşulları Ve Şartları Kabul Ettim Privacy Policy.

Popüler

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
KİTAP İNCELEMESİ “BURUN”

KİTAP İNCELEMESİ “BURUN”

Mayıs 15, 2024
İNSAN NEDEN YAZAR ve NASIL YAZMALI?

İNSAN NEDEN YAZAR ve NASIL YAZMALI?

Mart 7, 2024
Sayı 12

Sayı 12

Mayıs 15, 2024
ŞEB-İ YELDA DENEME YARIŞMASI“YAZSAM, HAYATIM ROMAN OLUR”

ŞEB-İ YELDA DENEME YARIŞMASI“YAZSAM, HAYATIM ROMAN OLUR”

Şubat 23, 2024
PAYINA NE DÜŞTÜ?

PAYINA NE DÜŞTÜ?

1
AZİZE KATARZYNA

AZİZE KATARZYNA

1
BİR AVUÇ DUA

BİR AVUÇ DUA

1
SAYI 2- AĞUSTOS 2020

SAYI 2- AĞUSTOS 2020

0
Çok Beklenen Şeb-i Yelda 16. Sayısı Çıktı

Çok Beklenen Şeb-i Yelda 16. Sayısı Çıktı

Nisan 25, 2025
ŞEB-İ YELDA DERGİSİ 16. SAYISI OKURLARIYLA BULUŞUYOR! 🎉

ŞEB-İ YELDA DERGİSİ 16. SAYISI OKURLARIYLA BULUŞUYOR! 🎉

Nisan 22, 2025
Polonya’nın Milli Şairi: ADAM  MICKIEWICZ

Polonya’nın Milli Şairi: ADAM  MICKIEWICZ

Nisan 18, 2025
BU DA DEĞİL

BU DA DEĞİL

Nisan 17, 2025

Son Yazılar

Çok Beklenen Şeb-i Yelda 16. Sayısı Çıktı

Çok Beklenen Şeb-i Yelda 16. Sayısı Çıktı

Nisan 25, 2025
ŞEB-İ YELDA DERGİSİ 16. SAYISI OKURLARIYLA BULUŞUYOR! 🎉

ŞEB-İ YELDA DERGİSİ 16. SAYISI OKURLARIYLA BULUŞUYOR! 🎉

Nisan 22, 2025
Polonya’nın Milli Şairi: ADAM  MICKIEWICZ

Polonya’nın Milli Şairi: ADAM  MICKIEWICZ

Nisan 18, 2025
BU DA DEĞİL

BU DA DEĞİL

Nisan 17, 2025
  • HAKKIMIZDA
  • Dergilerimiz
  • Serbest Kürsü
  • Kitap
  • Resim
  • Anasayfa
  • Yazarlarımız
Mail: sebiyelda2020@gmail.com

© 2024 By Secret

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • HAKKIMIZDA
  • Dergilerimiz
  • Serbest Kürsü
  • Kitap
  • Resim
  • Anasayfa
  • Yazarlarımız

© 2024 By Secret

Bu web sitesi çerezleri kullanır. Bu web sitesini kullanmaya devam ederek çerezlerin kullanılmasına izin vermiş oluyorsunuz. Ziyaret edin Privacy and Cookie Policy.