Gelecekte ne olacak?
Nasıl bir sonum olacak?
Bir gazete sayfasında küçük bir köşe de ismim?
Sadece bir kağıt parçasında mı olacak? O da şanslı isem.
Sahiden, bu korkuyu görmezden gelir isem endişem ile oluşturduğum gerçeklerden uzak kalabilecek miyim?
Sahiden ne yapıyoruz biz? Neyi tartışıyoruz bu hayatta? Başkalarının doğru dediklerini, kendi düşüncemiz olmadığı için sahiplenmek doğruluğunu onaylıyor mu ki?
Hata yapmam gerekmez mi? Kendi doğrularını ve yanlışlarımi kendim biçip tartamaz mıyım? Bir çocuk bunu yapamaz. Yapamaz ise neden çocuk muamelesi görmüyor. Neden yaptığı hatanın ne olduğunu bilmeden başını sessizce eğiyor?
Genç iken büyük hatalar yapmaz isen, ne zaman yapacağım?
Ben değilse kim?
Şimdi değilse ne zaman?
Neden başkalarının hayatını yaşıyoruz, yaşamaya çalışıyoruz? Kendimizi kabul etmek o kadar mı kötü?
Hayat, evren o kadar mı bencil ve acımasız bize karşı.
Toplumda yerimiz olsun diye toplum ile birebir aynı oluyoruz.
Kimse kimse değil.
Herkes hepsi.
Herkes aynı, ama asla bir değil.
Sahiden, soruyorum size.
Neresi ki burası? İnsanların sessizce yaşam mücadelesi verdiği derin bir savaş mı? Yoksa kör insanların inandığı bir gökkuşağı mı?
Sizce de, birbimizi,
Kendimizi kandırmaya gerek var mı?
Bu savaşta kaybetmeye yer koymadan,
Kazanmaya gerek kalmadan,
Savaşmadan barışmaya lazım yok mu?
Bence sen ve ben,
Bizler ve onlar,
Kan dökmeden,
Göz yaşı dökmeden,
Buradan göçüp gitmeden,
Sevdiklerimizi sevip,
Tekrar birleşip
Yeniden gülmeliyiz,
Sevmeliyiz.
Bilmeliyiz.
Alexandra Niznany